12 Ekim 2011 Çarşamba

Yağmurda Yine




























Durabilseydi veya yavaşlayabilseydi eğer,
içi boş karanlık bir dükkanın önünde,
aynaya özenmiş vitrin camına iliştirirdi gözlerini,
ıslak kıvrık saçlarını düzeltirdi parmak uçlarıyla,
kafasını bir o yana, bir bu yana oynatarak…
Mesela…

Gömleğinin asi yakasını hizaya sokardı,
bir yabancının gözüyle seyreylerdi bulanık suretini,
belki hoş bir hüküm verirdi hakkında,
onu özleyecek birilerini düşürürdü yadına,
can sıcaklığı arayan bir kediyi fark edene dek…
Mesela...

Hayal kurmuştu kurmasına ama yapamamıştı,
yine çok acelesi vardı...
Yine...

Yağmur kesilmişti,
çiskin kaldırımlarda koşarcasına ilerliyordu,
duramazdı, acelesi vardı yine...
Yine...

Durulmayınca da, geri dönülemezdi ki...
Bir başka yağmura erteledi,
ardı loş bir camda hayat bulacak arzularını,
bellisiz bir zaman tümseğine veya çukuruna,
çok acelesi vardı yine…
Yine…
Durgun zaman içinde, süreksiz bir hareketten ibaretti…
Ama o sonsuzluğunu ilan etmişçesine kaygısızdı,
bu kaçıncı ilan edişti, bilemedi...
Koşarak uzaklaştı, terk edilmeye alıştırdığı kendinden,
çok acelesi vardı yine...
Yine...

Ali Sefünç

id="wobsbn"> Web Analytics