Günlükleri ele geçirilen Prof. H. POKUS'un Türkiye'de bir üniversitede kaçak çalıştığı sanılıyor.. |
Türkiye’de yaşamak hiç durmadan yolculuk
yapmaya benziyor. Ben aynı yerdeyim, çevremdekiler hızla değişiyor. Yeni
tanıştıklarımın ismini öğrenmekten yoruldum. Çoğunun ismi Arapça. Apartman
boşluğundan gelen sesler ve kokular değişti.
Türkler, göç etmeden yaşayamıyor. Geçen
hafta apartmandan iki aile taşındı. İstanbul dışına çıkmışlar. Kentli gençler
Batı ülkelerine, onların anne-babaları Ayvalık, Bodrum gibi yerlere göç ediyorlar.
Bodrum, yakında büyük şehir olacakmış. Bir üniversite açılırsa, ben de oraya
gideceğim.
Kapıcımız İmdat söyledi, köylerde üretim
bitmiş. Köylü gençler büyük şehirlere göç ediyormuş. Yaşlılar ise köyde
kalıyormuş. Zamanı gelince onlar da Ahiret denen bir yere göç edermiş.
İmdat’tan
Ahiret denen yeri haritada göstermesini istedim, gülme krizine girdi. Türkiye’nin
göç haritası çok karışık. Her hafta değişiyor. Apartmanın tek değişmeyen ismi, İmdat. İstanbul’a
göç eden köylülerinin ona ihtiyacı varmış, şehri terk edemezmiş. Onlara 2 aylık
ücret karşılığı iş, bir aylık kira karşılığı ev buluyormuş. 5 yıl içinde Galata’da
kendi köy derneklerini kuracaklarmış. Bu yolla muhtarlık seçimini
kazanacağından emin. Türkiye’nin en uzun ömürlü örgütleri, köy dernekleri.
Kentliler örgütlenmeyi sevmiyor.
Türkiye’de yaşayanların çoğu iç savaştan
korkuyor. İç savaş çıkarsa, Yunan adalarına kaçacağım. Suriyelileri taşıyan bir
kaptanla anlaştım. Fiyat ucuz… Teknede ekmek arası köfte, tahin helvası ve
sınırsız enerji içeceği ücretsizmiş. Can yeleği yokmuş. Suda yüzebilen bir can
yeleği almam önerildi. Yeleğin batıp batmadığını küvette denemeliymiş. Evimde
küvet yok, duş teknesi var. Bir lastik tamircisine gitmem önerildi. İmdat, evindeki
jakuzide bu işi 5 liraya yapabileceğini söyledi.
İç savaş konusunda akademisyen arkadaşlarım
çok kaygılı ama İmdat rahat. “Korkma Pokus Hocam, birkaç katliam falan olur ama
iç savaş çıkmaz!” diyor. Nasıl bu kadar emin olabildiğini sordum. O bana, “İç
savaş çok zor iş, uzun sürer, kim uğraşacak yahu,” diye cevap verdi. İmdat’a
göre iç savaşı yapacak taraflar, daha başlamadan kendi içlerinde bölünürmüş.
Halk, süreklilik isteyen işlerden çabuk bıkarmış. Türkiye’de iç savaş örgütleyen
ülkelerin işi çok zor.
Okullar açıldı. Ülkem Amerika’nın derdi
katliam yapan çocuklar. Her katliamda 10-15 öğrenci ölüyor. Türkiye terörde
dünya birincisi. En başarılı katliamcılar, koyu Müslümanlar. Bir de otobüs şoförleri,
kadın düşmanı erkekler var. Gazeteci döven erkek haberleri artıyor gibi. Mafya’nın
yeni ilgi alanı, seçim mitingi yapmak.
Türk halkı, Volkswagen skandalını hiç
önemsemedi. Türkiye’ye kusurlu araç satılmadığına inanıyorlar. Otomobilin
kusurunu 10 yıl sonra öğrenen biriyle tanıştım. Gerçeği, ikinci el piyasasında
öğrenmiş. Firmaya değil, gerçeği söyleyen adama çok kızıyordu. Otomobilinin
satış fiyatını düşürmüş, gururuyla oynamış.
Türkiye, yorucu bir ülke. Son günlerde
yüzümdeki kırışıklıklar arttı. Saçlarım dökülüyor. Neyse ki İstanbul, Ortadoğu’nun
saç ekim merkezi. Taksim Meydanı saç ektirmiş Araplarla dolu. Müslümanların
saçları, daha çabuk dökülüyor sanki. İmdat, göz kapaklarını kaldırttı. Ameliyat
giderlerini devlet ödediği için yaptırmış. Göz kapağı düşüklüğü görmeyi
engeller diye sağlık sorunu sayılıyormuş. İmdat’ın göz kapakları düşük değildi,
gereksiz bir ameliyatı neden yaptırdığını sordum. “Bedava sirke, baldan
tatlıdır,” diye cevapladı. Para ödemeyeceği her ameliyata, gözü kapalı
girermiş.
Bedavacılık burada yaşanan sorunların
önemli bir kaynağı. Diğer bir kaynak, sahtecilik. Piyasa,
sahte ilaçla doluymuş. Plasebo etkisini ölçmek için daha ideal bir ülke bulmak
olanaksız. Bu kış, hastalanmamaya çalışacağım. Türkiye’de sahte olmayan çok az şey var.