13 Aralık 2009 Pazar

Amerikancı Genç Sivilceler


En Cillop Amerikancı Kim? adlı yarışma, Cumhuriyet tarihimizin en gırtlak gırtlağa sürdürülen çekişmesiydi... Formatı çok eskilere dayanıyordu? Ne kadar eskiye? Galiba 60 ya da 65 yıl evveline… Başlangıç tarihi tartışılabilirdi ancak ulaştığı seviyenin mükemmelliğine laf söylenemezdi.

Anlayamayan Adam yarışmayı bir simgeye bağlamak isteyince, babasının Amerikan bezinden yapılmış ev yapımı donlarını anımsadı. Göz kararı biçilen, evde dikilen o tip donların karakteristik bir özelliği vardı: Bir kez giyildikten sonra arka kısmında Karaman koyununu andıran potluk oluşurdu. Amerikan beziyle sonradan çıkan oyun arasında bağ kuramadan edemedi.

Yarışmanın başladığı tarihten itibaren ülkeye liderlik edenlerin hemen hepsi bu donlardan kullanmış mıydı? Kullanmıştı herhalde...

Önümüzdeki yıllarda yönetime gelenler, ev yapımı külotlarla tanışmamış kuşaklardan olabilecek miydi? Sanki büyük olasılıkla…

Don alışkanlığının değişmesi, en cillop Amerikancı seçilme arzusunu baltalar mıydı? Sanki hayır… Çünkü yeni kuşak donlar, ilkinden daha Amerikancı gibi görünüyordu. Slip olanından, boxer ve g-stringine kadar…

“En Cillop Amerikancı Kim?” yarışmasının ucu, alabildiğine açık görünmekteydi. Sürekli tek bir galibi olamazdı asla. Çünkü amaçlanan, herhangi bir Amerikancının tükenmez başarısı değil, Amerikancılığın sarsılmaz zaferiydi.
Kural gereği yarışmacılar, hiç ara vermeksizin birbirlerini yiyip bitirmeli, kan kusturmalı, hapislerde çürütmeliydiler. Alt alta, üst üste, yan yana…

Bazı kesimlerin anti-Amerikan bir ayıbı vardı ki, onlar muhalefete çakılmışlardı. Ama yine de yarıştan kopmuş sayılmazlardı. Milli görüşleriyle Amerika’ya demediğini bırakmayanlar da muhalefette bekletilmişti uzunca bir süre. Ancak değişme taklidiyle çoğunluğu bulur bulmaz, Beyaz Saray’ın icazetine sığınmışlardı.

Bir gün seçim birincisi olurlarsa, solcu siyasetçiler de benzer tavır sergiler miydi? Yoksa bu onların değil de, yine Amerika’nın bileceği bir iş miydi?

Devrimciler tarafından Amerikancılıkla suçlanan siyasetçiler çuvallayınca, Amerikancılıkla suçlanan ordu 1980 Eylülünde liderliğe yükselmişti. Nöbet değişimi, çekişmenin kesintisiz sürmesini mi amaçlıyordu?

Ordu gider gitmez, liberal Amerikancıların özelleştirme ve ümmetçilik talimlerine tanık olmuştuk. Amerikancı dervişin fikri ve zikriyle son koalisyon dağılınca da, İslamcı Amerikancılar sahneye çıkıvermişti.

Amerikancı Marksist terör örgütü, silahlı etnik çabalarıyla, yarışmaya katılmayanları bezdirme ve sindirmeyle görevlendirilmişti muhtemelen.

Bir zamanların sıkı devrimcisi, Amerikancı eski solcular ise, son dönemlerde tedavüle çıkmışlardı. Doğrudan Amerikancılık yapmaya utandıkları için mi diğer Amerikancıları destekliyorlardı apaçık? Bu bir devrim miydi?

Bir de, en cillop Amerikancı olabilmek için yarışa yan kulvardan sokulan, “Amerikancı Genç Sivilceler” vardı. Hani şu, Converse marka ayakkabı giyen civanlar ve civaneler... Mevsim kışa dönmüştü, havadan nem kapan bez ayakkabıda ısrar edilir miydi? Keçe tabanlık kullanmak, fiyaka bozar mıydı? Ayrıca, ne tip bir don kullanmaktaydılar?

Ayakkabıya uygun don tipi seçerken, mutlaka bir bildikleri olmalıydı. Kim bilir? Belki de onlar karşıdan karşıya ellerinden tutularak geçiriliyor, eylem için lüks otellere kucakta taşınıyorlardı. Beş yıldızlı otel odalarından pankart sallandırırken, bu rahatsız gençlerin rahatı yerinde miydi? Mini bardan ne ölçüde yararlanıyorlardı acaba? Garson boy Amerikancılar, kime ne servis etmek için eğitilmişlerdi?
Yakılarak öldürülen bir genç kızın cenazesine protesto çelengi gönderme vicdanını kimden ödünç almışlardı? George Soroz amcalarından mı? Bir masum çocuğun ölüm acısını, bir başka masum gencin ölüm acısına saygısızlık etmeden yaşayamıyor ve duyuramıyorlar mıydı? Terör aklama paniğine kapılmışlardı galiba.

Ellerine tek tip pankart tutuşturularak el bebek gül bebek gösteri yaptırılanlar, tek bir cop yemiyordu gariptir ki. Gençlik tarihimiz ortadaydı. Cop yememiş protestocu gence, sivil genç mi denirdi? Danıştay’a noter kanalıyla muhtıra verirken, darbeciliğe mi özenmişlerdi. Sivil darbeciliğe... Bu “Amerikancı Genç Sivilceler” kendi kendilerini patlatmışlardı da, haberleri mi yoktu?

Anlayamayan Adam, karmaşık manzaradan bir sonuç çıkarmak istiyordu. En cillop Amerikancı olma arzusuna kapılanlar, hiçbir zaman kendisi gibi olamazdı galiba. Peki, adı geçenlerin hepsi bir biçimde Amerikancıydı da, neden en cillop olmak için birbirlerini yok etmenin yarışına girmişlerdi fütursuzca? Yoksa en cillop Amerikancılık, öğrenilmiş çaresizliğin, ulusal boyuttaki en son noktası mıydı?

Anlam karmaşasının çaresi var mıydı peki? Neden olmasın? Hepimizin mabadına uygun, özgün bir don tasarımı, bütün sorunları çözebilirdi belki...


2 yorum:

Fatma Burcak dedi ki...

Belki de haklısınız hepimize uygun, özgün bir don tasarımı bütün sorunların çözümü olabilir. Ama yine amerikan bezinden mi olmalı bu özgün don? İşte önemli olan soru bu? Belki de ondan başka kullanacak bez de kalmamıştır etrafta. Kim bilir? Adresime gönderdiğiniz e-posta ile yazılarınızdan haberdar oldum. Belki siz de benim öykülerimi okumak istersiniz. http://fatmaburchak.blogspot.com/

Adsız dedi ki...

Ali bey kardeşim köşenden oturmuş yazıyorsun, herşeye çamur atıyorsun ama iyide yapıyorsun.Aslen alayımız tembel, sen yaz biz okuyalım.

id="wobsbn"> Web Analytics