5 Mayıs 2010 Çarşamba
Sekiz Maymunu Oynamak
Anlayamayan Adam, Meclis TV’yi izlerken duyu spazmı geçirdi. Kötücül dış dünya uyaranlarını algılama yeteneğinin baskısı altındaydı kısacası… Çözüm arayışına geçecekti mecburen. Evdeki sakinleştirici ilaçlar anayasa görüşmelerinin daha ilk haftasında tükenmişti.
Bir başka yolu deneyerek gevşemeliydi; aklına hemencecik üç maymunu oynamak geldi… Duyularını sıkıca kapatırsa rahatlayacaktı ancak ortada bir hesap yanlışlığı vardı. Üç maymunu, maymunsuz oynamak acayip zor bir işti.
Bir eliyle ağzını, diğeriyle gözlerini kapatarak iki maymun düzeyinde başarıya kolaylıkla ulaşsa da, üçüncü tarafı açıkta kaldı. Töre tecavüzüne uğramak da vardı, tedbirsiz dolaşmanın sonucunda. Belki de o yüzden ellerini, ırzına göz dikenlere karşı savunma aracı olarak boşta bırakmalıydı.
Öte yandan üç tanecik maymun, beş duyulu birinin neresini kapatmaya yeterdi ki? Burnuna gelen kötü kokulardan kurtulmak ve teninin tamamına yayılan kaşıntıyı engellemek üzere iki maymun daha şarttı… En büyük duyusunu göz ardı edemezdi. Meclis TV uyaranlarını en fazla beyniyle algıladığına göre altıncı bir maymun gerekiyordu. Şöyle en irisinden…
Hayat uyaranlarını kahve falından algılayanlar için fincan ağzı kapatan bir maymun düşünmeli miydi? Neden olmasın? Malzemeden bol tutmak lazımdı. Oyunbaz maymun milletine hiç güvenilmezdi; sekizinci bir maymunu yedekte tutmaya karar verdi.
Evin içinde bir maymun sürüsüyle yaşamak nasıl bir şeydi acaba? Kargaşa çıkarmalarından, mutfağı yağmalamalarından, evi ele geçirmelerinden korktu ve vazgeçti sekiz maymunu oynamaktan. Onları doyurmak kim bilir kaç paraya patlardı? Aklı başına gelince en sakıncasız çareyi buldu: Spazmı atlatır atlatmaz Meclis TV’yi kapatacak veya televizyonu yere atıp üzerinde bir maymun gibi tepinecekti.
Ali Sefünç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
id="wobsbn"> Web Analytics
!>!>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder