20 Ekim 2010 Çarşamba

Sarı Vatandaş


Anlayamayan Adam, “Sarı Vatandaş”ı düşünüyordu. Sarılık hastalığı haberleri mi yol açmıştı buna? Mümkündü… Ama belki de asıl neden, “Sarı Sendika” kavramını hiç unutmamasıydı… Nasıl unutabilirdi ki?

“Sarı Sendika” geçmişte nam salmış bir kavramdı. O zamanlar göze çok batardı. O tip sendikaların işçilerine kazık atmak için kurulduğunu genç-yaşlı herkes bilirdi? Genellikle muhafazakâr işçilere hitap ederlerdi. Grev yaparak hak arama pratikleri hemen hemen hiç yoktu. İşverenin hatırını kıracaklarına, grev kırarlardı...

“Sarı Sendika” kavramı artık neden gündeme getirilmiyordu? Sendikaların büyük çoğunluğu sarardığı için mi renk ayrımının bir önemi kalmamıştı? Belki artık sarı rengin tonları arasında bir ayrım yapılabilirdi. Normal sendikacılığın anormal kabul edilmesini anlamak oldukça güçtü.

Anlayamayan Adam, bir kısım vatandaşı Sarı Sendika’ya benzetmekte sakınca görmüyordu… Nitekim o vatandaşlar da kendine kazık atmak için durmaksızın uğraşmaktaydı. “Sarı Vatandaş” ne işsizliği ne de emekli olamadan ölmeyi önemsiyordu.

Sarı zaten hastalıklı bir renkti. Benzi sararanlar, genelde sağlıklı sayılmazdı. Gözünü karartamayanlar, tavırlarını sarartmakta buluyordu çareyi sanki. Şaibeli yöneticiler için, “Aman iş yapsınlar da, çalmaları önemli değil” demeleri, “Sarı Vatandaş”ların da buldukları ilk fırsatta çalıp çırpmaya hevesli olduklarını mı gösteriyordu? Anlayamayan Adam bu sorunun yanıtını herkesin vicdanına bıraktı.

Ortalık bu denli sararmışsa, insanlık, sonbaharını mı yaşıyordu? Eğer öyleyse, ilkbahara ulaşmak için bir kış geçirmek kaçınılmazdı ne yazık ki… “Sarı Vatandaş”tan umudu kesmişti çünkü onlar unlarını elemeseler de, eleklerini duvara asmış görünüyorlardı. Ama ya gençler? Hiç olmazsa gençlerin sararmamasını diledi…

Ali Sefünç

1 yorum:

Fatma Burcak dedi ki...

Sararıp durmuyormuyuz zaten. Sarı vatandaş, sarı sendika, sarı HSYK,... Daha da sararıp en sonunda solacağız galiba!

id="wobsbn"> Web Analytics