Ona göre kaldırımlar değeri bilinmesi gereken yerlerdi.
Hayata tutunuşun, direnişin son zeminiydi. Fırsatların bir ortaya çıkıp
gezindiği bir sırra kadem bastığı yerlerdi. Kaldırıma düşmekten daha kötüsü
kaldırıma tutunamayıp aşağı düşmekti. Kaldırımların doğru tanınmadığından dem
vurarak konuşmasını sürdürdü.
“İnsan tanımadıklarına daha kem bakar Serhat kardeşim… Bence sen de kaldırımları yeterince tanımadığın için hoşgörü göstermiyorsun. Onlar sana gel de kucağımıza düş demediler ki. Seni kimlerin ve nelerin oraya düşürdüğünü gayet iyi biliyorsundur. Belki de tek sorumlu sensin! Ben kaldırımlara baktığımda daha çok umudu görürüm...”
Ali Sefünç ikinci kitabı Kaldırım Takıntısı'nda
kaldırımları, kaldırımlara yansıyan hayatları mizahi bir dille anlatıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder