Günlükleri ele geçirilen Prof. H.Pokus'un Türkiye'de bir üniversitede kaçak çalışan bir akademisyen olduğu sanılıyor. |
Apartmandan çıkıyordum, görevlimiz İmdat’la karşılaştım.
Sıkıntılıydı. Ben selam verdim, o kafasını iki yana salladı, “Türkiye’nin
durumu çok kötü,” dedi. Dudak büktüm, tam anlayamadığımı belirttim. O, “Yusuf
Yusuf,” diye cevapladı.
Yusuf Yusuf kimdi? Apartmana yeni mi taşınmıştı? Hangi
dairede oturduğunu sordum. Böyle biri yokmuş. Bu bir deyimmiş, altına edecek
kadar korkanlar için kullanılırmış. Kimlerin Yusuf Yusuf olduğunu merak ettim,
aldığım yanıt şaşırtıcıydı. Son günlerde Türkiye’nin % 99’u Yusuf Yusuf olmuş.
Hazır yakalamışken, İmdat’tan seçim sonuçlarını
yorumlamasını istedim. Çoğunluğu yitiren iktidar partisi zaten Yusuf Yusuf’muş. Bazı üyeleri hapse düşmekten bazıları da fakirleşmekten korkuyormuş.
Apartmandakiler ise o ilk günlerde mutluluk içindeymiş. Muhalif partilerin
anlaşıp hükümet kuracağını, demokrasinin güçleneceğini umuyorlarmış. İmdat’a göre seçimden sonraki birkaç hafta boyunca
sevişenlerin, neşeli fıkralar anlatanların sayısı olağanüstü artmış, facebook
arkadaşlarına küsenlerin sayısı ise azalmış.
İmdat’ın çok özel bilgilere ulaşması ilginçti. Evlerimize
dinleme cihazı mı yerleştirmişti? Yüzümün aldığı şekilden düşüncelerimi hemen
anladı, “Bu aralar canlı bomba tehlikesi var, geceleri birkaç kere apartmanı
dolaşıyorum” dedi. Bu fedakârlığı bizim güvenliğimiz için yapıyormuş. Hem de
bahşiş beklemeden… Doğrusu ürktüm. O yine neler hissettiğimi anladı, “Mr.
Pokus, senin kapı çok kalın, dışarı ses gelmiyor,” sözleriyle beni rahatlatmaya
çalıştı.
İmdat’ın yorumları bitmemişti. Seçimden birkaç hafta sonra
muhalefet partilerinin niyeti belli olmuş. Bir parti iktidar partisini
kurtarmayı, diğeri ise dağdaki kadrolarına yakın durmayı seçmiş. Böylece
muhalif seçmenin hayalleri suya düşmüş, sevişmeler azalmış, suratlar tekrar
asılmış. Yalnızca iktidar partisi üyelerini değil, herkesi korku sarmış
böylece.
Halk terörden, muhalefet partileri hükümet kurmaktan,
iktidardakiler yargılanmaktan, İmdat ise işini Suriyelilere kaptırmaktan
korkuyormuş. Korkudan bilimsel açıklama yapamayan Türk akademisyen arkadaşlarım
var. “Allah beterinden korusun!” sözünün niçin çok sık kullanıldığını anladım.
Türkler, beteri yaşamaya alışmışlar. Yalnızca daha beterini istemiyorlar ama
mutlaka başlarına geliyor. Daha beteri, normal beter gibi algılama yetenekleri
gelişmiş. Türkiye’de herkes tehdit altında yaşıyor. Onlar böyle yaşamaya
alışkın ama ben değilim. Keşke Mısır üniversitelerinden birinde çalışsaymışım,
orası buradan çok daha güvenli…
Yurtdışında okumak isteyen gençlerin sayısında artış var.
Hangi Amerikan üniversitesinin daha iyi olduğunu soruyorlar. Bilgi vermekten
yoruldum. İyi üniversiteleri sıraladığım listeyi öğrencilerime dağıttım. Bu
arada ben de Amerika’nın geleceği için Yusuf Yusuf olmaya başladım. Amerika’ya
giden Türk öğrenciler oldukça başarılı. Bu gençler Amerika’da kalırlarsa, üst
düzeylere kadar yükselebilirler. Ülkemin 20 yıl sonra Türkler tarafından
yönetilmesinden korkuyorum. Amerika’yı yöneten, dünyayı yönetir. Umarım
bizimkiler bu duruma bir önlem alır. Yoksa 20 yıl sonra dünya, Türkler
tarafından yönetilecek. Amerikan Büyükelçiliği’ne bir
rapor hazırlamalıyım. Raporun başlığını, “Yasef Yasef” koyacağım. Raporuma önem
verilmesi için dipnotta Yusuf Yusuf olma deyimini kesinlikle anlatmalıyım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder