10 Aralık 2015 Perşembe

Prof. H. Pokus'un Günlüğü - 15: Zihin Açıklığı

 Günlükleri ele geçirilen Prof. H. POKUS'un
Türkiye'de bir üniversitede kaçak çalıştığı sanılıyor..
Kış geldi, sinemaya gitme zamanı. Korku filmlerini severim. Türkler korku filmi çekemiyor. Nedenini sordum. Daha önce çekilen korku filmleri seyirciyi çok güldürdüğü için olabilirmiş. Türkiye'de yaşanan hayat öyle korkunç ki, daha korkunç bir film çekmeleri bence çok zor.

Biraz televizyon seyretsem, alışkanlıklarım değişiyor. Hasta olmamak için bir aydır kelle paça çorbası içiyorum. Korkusuz olmak için de yürek yiyorum. Paça çorbasını, Canan Karatay adlı bir profesörden öğrendim. Yüreği ise, Rusya krizini yorumlarken, "Yürek yemiş kadar cesuruz," diyen bir gazeteciden öğrendim. Çorbanın yararı süper, bir aydır burnum bile akmadı. Ne yazık ki, yüreğin bir yararını göremedim. Sokakta yürürken, metroya binerken hala çok korkuyorum.

Prof. Karatay, etkili konuşuyor, otoriter... Başkan olabilecek bir kadın. Ama Türkiye'de değil... Önemli kusurları var: Hastalarını düşünüyor, yalan söylemeyi bilmiyor, çok bilgi veriyor.

Televizyonlar, şifalı yiyecek programlarıyla dolu. Günlük önerilen miktarları liste yaptım. O kadar yiyeceği fil bile yiyemez. Bazı önerilere karşı durmak imkansız. İsmini anımsamakta zorlandığım bir Türk akademisyen arkadaş, pirinç önerdi. Zihin açarmış... O akşam 3 tabak pilav yedim. Ertesi gün arkadaşımın ismini yine unuttum. Hata bendeymiş, yanlış anlamışım. Pilav yemek değil, okunmuş pirinç yutmak zihin açıyormuş. Üç gün sonra Mirzahcan Zübeyir'in benim için okuttuğu pirinçleri yuttum, ama yine de ismini ajandamdaki nota bakmadan anımsayamıyorum.



3 Aralık 2015 Perşembe

Prof. H. Pokus'un Günlüğü - 14: "İmdat casus!"

 Günlükleri ele geçirilen Prof. H. POKUS'un
Türkiye'de bir üniversitede kaçak çalıştığı sanılıyor..


Türkiye çok karıştı. Tv haberlerinde, mermiden hızlı koştuğu için polislerin 2 metre uzaktan vuramadığı bir katil gördüm. Bu, silah üreticilerinin araştırması gereken bir mucize. Rus uçağı düşürüldü, tansiyon yükseldi, domates ucuzladı. Keşke çok sevdiğim patlıcan ucuzlasaydı.

Putin sertleşti. Türk hükümeti zor durumda kalınca, subaylar ve gazeteciler casusluktan tutuklandı. Muhalif TV kanalı kalmadı gibi. Bir kanalı 3 saat izledim, hiçbir şey anlamadım. Politik programların konukları, genellikle yaşlı insanlar. Sürekli, "Böyle bir şey olabilir mi?" diyorlardı. Onları dinlerken uykum geldi, kahve içmesem, programı sonuna kadar izleyemezdim. Program bitti, uykum kaçtı. Sinema filmi kadar uzun süren reklamlara dayanamadım; 4 tava, 1 fincan seti ve 10 ceviz fidanı satın aldım.


Sahte içkiden ölümler devam ediyor. Türkiye'deki Amerika temsilciliklerinin vatandaşlarına viski satma zamanı geldi. Türk arkadaşlarımın hediye ettiği viskileri çöpe atıyordum ama seçimden sonra o hediyeler de kesildi. Apartman görevlisi İmdat'ın çöplerimi karıştırdığını, "Pokus hocam, sana viski hediye etmiyorlar galiba, arkadaşlarını niye küstürdün?" diye çıkıştığında anladım. Çöpleri toplarken, türkü söylemiyor artık. İmdat, casus gibi, özel belge ve mektuplarımı yok etmek için eve kağıt öğütücüsü aldım.

id="wobsbn"> Web Analytics